0
Ana Sayfa  ›  Dini Günler  ›  Dualar

Aşure Günü Yapılan İbadetler ve Dualar

Âşûrâ günü amelleri ve okunacak dualar

Şeyh Muhammed ibni Abdilhayy ed-Dâvûdî el-Kattān’ın “Mecmû‘a”sında zikredildiği üzere; Şeyh Ebu’l-Bekā el-Ömerî’nin, İbni Ferhûn’un “el-Mesâilü’l-melfûza” isimli eserinden nakline göre; Âşûrâ günü bu duâyı yedi kere okuyan o sene ölmez, eceli gelen ise okumaya muvaffak edilmez:

سُبْحَانَ اللّٰهِمِلْاءَ الْمِيزَانِ وَمُنْتَهَى الْعِلْمِ وَمَبْلَغَ الرِّضَا وَزِنَةَ الْعَرْشِ لَا مَلْجَأَ وَلَا مَنْجَا مِنَ اللّٰهِ إِلَّا إِلَيْهِ سُبْحَانَ اللّٰهِ عَدَدَ الشَّفْعِ وَالْوَتْرِ وَعَدَدَ كَلِمَاتِ اللّٰهِ التَّامَّاتِ كُلِّهَا أَسْأَلُكَ السَّلَامَةَ بِرَحْمَتِكَ يَاأَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ وَلَاحَوْلَ وَلَاقُوَّةَ إِلَّا بِاللّٰهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيمِ وَهُوَ حَسْبِي وَنِعْمَ الْوَكِيلُ نِعْمَ الْمَوْلَى وَنِعْمَ النَّصِيرُ وَصَلَّى اللّٰهُ وَسَلَّمَ عَلٰى خَيْرِ خَلْقِهِ مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ أَجْمَعِينَ.

“Allâh-u Te‘âlâ’yı mîzân dolusunca, ilminin sonsuzluğunca, rızasına ulaşıncaya kadar ve Arş’ının tartısınca tesbîh ederim! Allâh-u Te‘âlâ’dan başkasına sığınılıp kaçılmaz, yine ancak O’na sığınılır!

Allâh-u Te‘âlâ’yı çiftlerin ve teklerin sayısınca ve tamam olan kelimelerinin tamamının sayısınca tesbîh ederim!

Ey acıyanların en merhametlisi! Senden rahmetinle (bütün belâlardan) selâmet isterim. O yüce ve büyük olan Allâh’ın yardımı olmadan hiçbir günahtan dönüş ve hiçbir ibadete kuvvet olamaz.

O bana yeter! Ne güzel Vekîl’dir! Ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcıdır!

Allâh-u Te‘âlâ, mahlûkatının en hayırlısı olan Muhammed(Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e ve âl-i ashâbının tamamına salât ve selâm eylesin!” (Muhammed Ebu’l-Yüsr Âbidîn, el-Evrâdü’d-dâime, sh:92)

Âşûrâ günü yetmiş kere bu duâyı okuyanı Allâh-u Te‘âlâ mağfiret buyurur:

حَسْبِيَ اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ نِعْمَ الْمَوْلَى وَنِعْمَ النَّصِيرُ

“Allâh bana yeter! Ne güzel Vekîl’dir! Ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcıdır!”(Muhammed ibni Hatîruddîn, el-Cevâhiru’l-hams, Millet Genel Kütüphanesi, kısım: Reşid Efendi, kayıt no:506, varak:19)

Rivayete göre: “Herkim âşûrâ gecesi abdest tazeleyip iki rekât namaz kıldıktan sonra, diz üstü çökmüş halde kıbleye yönelik vaziyette her birinin başında besmele çekerek üçyüzaltmış Âyete’l-Kürsî okuduktan sonra kırk sekiz kere:

قُلْ بِفَضْلِ اللّٰهِ وَبِرَحْمَتِه۪ فَبِذٰلِكَ فَلْيَفْرَحُوا هُوَ خَيْرٌ مِمَّا يَجْمَعُونَ

âyet-i kerîmesini okur da, sonra on iki kere:

اَللّٰهُمَّ اِنَّ هَذِهِ لَيْلَةٌ جَدِيدَةٌ وَشَهْرٌ جَدِيدٌ وَسَنَةٌ جَدِيدَةٌ فَاَعْطِنِى اَللّٰهُمَّ خَيْرَهَا وَخَيْرَ مَا فِيهَا وَاصْرِفْ عَنِّى شَرَّهَا وَشَرَّ مَا فِيهَا وَشَرَّ فِتْنَتِهَا وَمُحْدَثَاتِهَا وَشَرَّ النَّفْسِ وَالْهَوَى وَالشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

“Ey Allâh! İşte bu, yeni gecedir, yeni aydır ve yeni yıldır. Öyleyse ey Allâh! Bana onun hayrını da, onda bulunanların hayrını da nasip et.

Onun şerrini de, onda bulunanların şerrini de, onun fitnesinin şerrini de, onda meydana gelecek olan şeylerin şerrini de, nefsin ve kötü arzusunun şerrini de, kovulmuş şeytanın şerrini de benden çevir.” derse, peşine de Kur’ân-ı Kerim’den iktibas edilen dualardan dilediğiyle bitirir, defaat ile tesbih, tehlil ve salevattan sonra Müslüman erkek ve kadınların tümüne duâ yaparsa, o sene bütün kötülüklerden korunmuş olur.” (Mâü’l-ayneyn, Na‘tü’l-bidâyât, sh:166)

ÂŞÛRÂ GÜNÜ NAMAZI 

İmâm-ı Echûrî’nin naklettiği bir hadîs-i şerîfe göre;

رُوِيَ اَنَّهُ عَلَيْهِ الصَّلَاةُ وَالسَّلَامُ قَالَ: مَنْ صَلَّى فيهِ اَرْبَعَ رَكَعَاتٍ يَقْرَأُ فِى كُلِّ رَكْعَةٍ بِفَاتِحَةِ الْكِتَابِ مَرَّةً وَسُورَةِ الْاِخْلَاصِ خَمْسَ عَشْرَةَ مَرَّةً اَوْ اِحْدَى عَشْرَةَ مَرَّةً غَفَرَ اللَّهُ لَهُ ذُنُوبَ خَمْسِينَ عَامًا مَاضِيًا وَخَمْسِينَ عَامًا مُقْبِلًا وَمَنْ صَلَّى فِيهِ رَكْعَتَيْنِ فَكَأَنَّمَا تَقَرَّبَ اِلَى اللَّهِ تَعَالٰى بِاَعْمَالِ الصِّدِّيقِينَ."

“Âşûrâ günü her rekâtta bir Fâtiha, onbir veya onbeş İhlâs okuyarak dört rekât kılan kişinin elli sene geçmiş, elli sene de gelecek günahlarını Allâh-u Te‘âlâ mağfiret eder. O gün iki rekât dahi kılan bütün sıddıkların amelleriyle Allâh-u Te‘âlâ’ya yakınlaşmış gibi olur.”(Mâü’l-ayneyn, Na‘tü’l-bidâyât, sh:167)

Âşûrâ Günü, İmkân Dâhilinde Şu Oniki Haslet İşlenir

11. (Farz namazlar dışında nâfile) Namaz (kılmak),
12. Oruç tutmak,
13. Sıla-i rahim (akrabayı arayıp sormak)
14. Sadaka vermek,
15. (Boy abdesti) Gusül (almak),
16. Sürme çekmek,
17. Bir âlimi ziyâret etmek,
18. Bir hastayı ziyaret etmek,
19. Yetim başı sıvazlamak,
110.Çoluk çocuğa bolluk yapmak,
111.Tırnak kesmek,
112.Bin kere İhlâs Sûresi okumak. (Mâü’l-ayneyn, Na‘tü’l-bidâyât, sh:166-167)

Bir Sene Boyunca Hasta Olmamak İçin Yapılacak Bir Amel:

Âşûrâ günü bir miktar gül suyuna her birinin başında besmele çekilerek ve suya bakılarak yedi Fâtiha okunup sonra o gül suyu başa ve yüze sürülürse o kişi bir daha ki seneye kadar illet ve dert görmez. Bu husus tecrübeyle sâbit olmuştur.(Muhammed Ebu’l-Yüsr Âbidîn, el-Evrâdü’d-dâime, sh:93)

"Şir'ati'l-İslâm"da zikredildiğine göre; İslam'ın sünnetlerinden biri de, Âşûrâ gününe saygı göstermektir. Bugün, Muharrem ayının onuncu günüdür. Dokuzuncu veya on birinci günü diyenler olduysa da sahih olan onuncu günü olmasıdır.
 
Hamele-i Arş (Arş'ı taşıyan melekler) bugüne hürmet ederler. Çünkü peygamberlerin (Salevâtüllâhi 'Alâ Nebiyyinâ ve 'Aleyhim Ecma'în) kurtuldukları gündür.
 
İbnü Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "Her kim Muharrem'den Âşûrâ gününde oruç tutarsa, Allâh-u Te'âlâ o kişiye on bin melek sevabı verir. Her kim Muharrem'den Âşûrâ gününde oruç tutarsa, o kişiye on bin hac ve umre yapan kadar sevap verilir, ayrıca on bin tane de şehid sevabı verilir.
 
Her kim Âşûrâ gününde eliyle bir yetimin başını okşarsa, Allâh-u Te'âlâ bu yaptığı iş vesilesiyle (o yetimin başındaki) her bir saç tanesine karşılık, o kişiye (cennette) bir derece verir.
 
Her kim Âşûrâ gecesinde bir mümini iftar ettirirse, sanki onun yanında bütün Ümmet-i Muhammed iftar etmiş ve o kişi onların hepsinin karnını doyurmuş gibi (sevaba nail) olur."
(Bu müjdeleri işiten sahabe-i kiram:) "Ya Rasûlallâh! Allâh-u Te'âlâ Âşûrâ gününü elbette ki diğer günlerden daha üstün kılmıştır (değil mi?)" dediler.
Rasûlullâh ﷺ de şöyle buyurdu: "Evet, (bugünü, diğer günlerden daha üstün kılmışur. Nitekim) Allâh-u Te'âlâ gökleri ve yerleri Âşûrâ gününde yaratmıştır. Dağları Âşûrâ gününde yaratmıştır. Yıldızları Âşûrâ gününde yaratmıştır. Levh-i (Mahfuz'u) ve Kalem'i Âşûrâ gününde yaratmıştır.
 
Âdem (Aleyhisselâm)ı Âşûrâ gününde yaratmıştır ve yine onları Âşûrâ gününde cennete koymuştur. İbrâhîm (Aleyhisselâm) Âşûrâ gününde doğmuştur. Allah-u Te'âlâ onu (Nemrut'un içine attığı) ateşten Âşûrâ gününde kurtarmıştır. (İbrâhîm (Aleyhisselam)a oğlunu) kurban kesmesini Âşûrâ gününde emretmiş ve oğlunu kesilmekten kurtaracak fidyesini (kurbanı) Âşûrâ günü göndermiştir.
 
Allâh-u Te'âlâ Firavun'u Âşûrâ günü (Kızıldeniz'de) boğmuştur, İdrîs (Aleyhisselâmı Âşûrâ gününde (cennete) yükseltmiştir, Eyyûb (Aleyhisselâm)dan (amansız hastalığın sebep olduğu) belayı Âşûrâ günü kaldırmıştır.
 
Âdem (Aleyhisselâm)ın tevbesini Âşûrâ gününde kabul etmiştir, Davûd (Aleyhisselâm)ın zellesini Âşûrâ gününde affetmiştir, Süleymân (Aleyhisselâm)a (elinden çıkan saltanat ve) mülkünü Âşûrâ gününde iade etmiştir.
 
'İsâ (Aleyhisselâm) Âşûrâ gününde doğmuştur. Allâh-u Te'âlâ Âşûrâ gününde onu (2. kat semaya) kaldırmıştır. Kıyamet günü de Âşûrâ gününde vaki olacaktır." [Ebu'l-Leys es-Semerkandî, Tenbîhü'l-ğâfilîn, sh:331-332; 'Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 2/87]
 
İbnü Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)dan gelen diğer bir hadis-i şerifin lafzında şu ilaveler bulunmaktadır: "Allâh-u Te'âlâ Arş'ı Âşûrâ günü yarattı, Kürsi de böylecedir. Allâh-u Te'âlâ Cibrîl'i Âşûrâ günü yarattı, diğer melekler de böylecedir.
Rabb Tebârake ve Te'âlâ (yaratıklarına benzemekten münezzeh olarak) Arş üzerine Âşûrâ günü istiva buyurdu. Gökten ilk yağmur Âşûrâ günü indi. İlk rahmet de Âşûrâ günü nazil oldu." ['Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 2/88]
 
Seyyid Alî Zâde (Rahimehullâh)ın nakline göre; âşûrâ günü Cebrâîl, Mîkâîl, İsrâfîl (Aleyhimüsselâm)ın, Arş ve Kürsi'nin yaratıldığı gündür. Kalem, gökler, yer ve cennet Âşûrâ günü yaratılmıştır. Tuba ağacı o gün dikilmiştir. Kıyamet de Âşûrâ günü kopacaktır. Kıyametin kopması hayırlı görünmüyorsa da, kemal erbabı kendilerine vaad edilen mertebeye o gün ulaşmış olacakları için hayırlı bir gün olduğu açıktır. [Seyyid 'Alî Zâde, Şerhu Şir'ati'l-İslâm, sh:215-216]
 
25 HASLET
1. Tevbe istiğfar da bulunmak.
Nitekim Ali (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "O (muharrem ayı)nda öyle bir gün vardır ki Allâh-u Te'âlâ o (Âşûrâ) gün(ün)de (Âdem ('Aleyhisselâm)'ın tevbesini kabul ettiği gibi Yûnus ve Mûsâ ('Aleyhemesselâm)'ın ümmeti gibi) bir kavmin tevbesini (de) kabul etmiştir ve yine o (Âşûrâ) gün(ün)de (ümmet-i Muhammed'den o günün kıymetini bilip amellerini ifa eden) başka toplulukların da tevbesini kabul ede(cekti)r." [Tirmizî, Savm:40, no:714, 3/117; Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, no:1335, 2/448]
2. (Farz namazlar dışında nafile) namaz (kılmak).
3. Oruç tutmak.
Kays ibni Abbâd (Radıyallâhu Anh): "Vahşi hayvanlar dahi Âşûrâ günü oruç tutar." demiştir. ['Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 2/89]
4. Sıla-i rahim (akrabayı arayıp sormak).
Bu hususta Rasûlullâh ﷺ'in şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur: "Her kim akrabasıyla ilişkini kesmiş (bir durumda) olur da, Âşûrâ günü o akrabalık ilişkisini yeniden kur(mak için o kişiyi arayıp sor)arsa, Allâh-u Te'âlâ onun için Zekeriyyâ oğlu Yahyâ ve 'İsâ ('Aleyhimesselâm)ın sevabından nasib ayırır ve bu kişi o peygamberle cennette şu ikisi gibi (birbirlerine yakın) olurlar."
Rasûlullâh ﷺ bu hadis-i şerifin sonunda baş parmağı ile orta parmağını birbirine birleştirmiş (ve Âşûrâ gününde ilişkisini kestiği akrabasıyla barışan kişinin cennette zikri geçen peygamberlerle o kadar yakın olacağını ifade etmiş)tir. [Seyyid 'Ali Zâde, Şerhu Şir'ati'l-İslâm, sh:217]
5. Sadaka vermek.
Kütüb-ü semaviyyede şöyle yazıldığı rivayet olunmuştur: "Her kim Âşûrâ gününde sadaka verirse, sanki (sadaka) isteyen hiç kimseyi (geride) bırakmamış da hepsine sadaka vermiş gibidir. Her kim o günde bir fakire ikram ederse, Allâh-u Te'âlâ da kabre koyulduğu günde ona yardım eder." [es-Safûrî, Nüzhetü 'l-mecâlis, 1/157]
Rasûlullâh ﷺ'in bu konuda şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur: "Her kim Âşûrâ gününde zerre miktarınca sadaka verirse, Allâh-u Te'âlâ ona Uhud Dağı miktarınca sevap verir ve bu sevap kıyamet gününde o kişinin mizanında bulunur." [Seyyid 'Ali Zâde, Şerhu Şir'ati'l-İslâm, sh:217]
Selef-i salihinden bazıları şöyle demiştir: "Her kim Âşûrâ gününde sadaka verirse, bütün sene boyunca (vermeyip de sevabını) kaçırmış olduğu sadakaları vermiş gibi olur." ('Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 2/89]
6. Gusül abdesti almak.
Bununla alakalı olarak İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "Her kim Âşûrâ gününde gusül abdesti alırsa, ölüm hastalığından başka hastalık görmez." [Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 2/88]
Eserlerde Rasûlullâh ﷺ'in şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur: "Her kim Âşûrâ gününde gusül abdesti alırsa, Allâh-u Te'âlâ'nın katında annesinin onu doğurduğu günkü gibi günahlardan arınmış olur." [Seyyid Ali Zâde, Şerhu Şir'ati'l-İslâm, sh:218]
Ayrıca bir haberde şöyle varid olmuştur: "Her kim Âşûrâ gününde iki kere gusül abdesti alırsa, ebediyyen gözleri hastalanmaz." [Seyyid Ali Zâde, Şerhu Şir'ati'l-İslâm, sh:218]
7. Sürme çekmek.
Bugünde sürme çekmenin faydası hakkında İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "Her kim Âşûrâ gününde ismid (sürme taşı) ile (gözlerine) sürme çekerse, asla göz hastalığı çekmez." [Beyhakî, Şu'âbu'l-îmân, no:3797, 3/367]
İmâm-ı Safûrî (Rahimehullâh)ın beyanı vechile; Nûh (Aleyhisselâm) gemisine binenler aylarca gemide kalıp Âşûrâ günü Cudi Dağı'na indiklerinde suyun rutubetinden dolayı gözleri kamaşmış, bu nedenle Allâh-u Te'âlâ Nûh (Aleyhisselâm)a o gün gözüne sürme çekmesini vahyetmiştir. [es-Safûrî, Nüzhetü'l-mecâlis, 1/157]
"Kuhistânî Şerhi"nde beyan edildiği üzere Âşûrâ günü göze sürme çekmenin sahih bir aslı vardır. [İsmâ'îl Hakkî el-Bursevî, Rûhu'l-beyân, 4/88]
8. Bir alimi ziyaret etmek.
Bu konuda Rasûlullâh ﷺ'in şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur: "Her kim Âşûrâ gününde bir alimin meclisine ya da Allâh-u Te'âlâ'yı zikredenlerin bulunduğu bir yere gider de onlarla bir an beraber oturursa, o kişiyi cennete koymak Allâh-u Te'âlâ üzerine bir hak olur." [Seyyid 'Ali Zâde, Şerhu Şir'ati'l-İslâm, sh:217]
9. Bir hastayı ziyaret etmek.
Bu hususta İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "Her kim Âşûrâ gününde bir hastayı ziyaret ederse, sanki bütün Ademoğlunu ziyaret etmiş gibidir." ['Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 2/88]
10. Yetim başı sıvazlamak:
Tevrât-ı Şerif'te buyrulmuştur ki: "Her kim Âşûrâ günü bir yetimin başını sıvazlarsa Allâh-u Te'âlâ (yetimin başındaki) her tüyün karşılığında cennette bir ağaç verir. O ağacın üzerindeki takılar ve zinetleri ancak Allâh-u Te'âlâ bilebilir." [es-Safûrî, Nüzhetü'l-mecâlis, 1/157]
İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "Her kim Âşûrâ gününde eliyle bir yetimin başını okşarsa, Allâh-u Te'âlâ bu yaptığı iş vesilesiyle (o yetimin başındaki) her bir saç tanesine karşılık, o kişiye (cennette) bir derece verir." [Ebu'l-Leys es-Semerkandî, Tenbîhü'l-ğâfilîn, sh:331-332; 'Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 2/87]
11. Çoluk çocuğa bolluk yapmak:
İbni Mes'ûd (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "Her kim Âşûrâ gününde ailesine genişlik yapar (da ikramlarda bulunur)sa, senenin geri kalanın da da hep (rızkı bakımından) genişlik içerisinde olur." [Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, no:10007, 10/77; Beyhakî, Şu'âbu'l-îmân, no:3792, 3/365]
Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "Beniisrail'e senede bir gün oruç tutmak farz kılındı, o da Muharrem'in onuncu günü olan Âşûrâ günüdür. Öyleyse siz de o günde oruç tutun ve o günde ailenize genişlik (bolluk) yapın. Her kim malından (vererek) ailesine o günde genişlik yaparsa, Allâh-u Te'âlâ da senenin diğer günlerinde ona genişlik yapar." ['Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 2/89]
Süfyân ibni Uyeyne (Radıyallâhu Anh) demiştir ki: "Biz bunu elli senedir denedik, bolluktan başka bir şey görmedik." ('Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 2/89; Ebû 'Abdillâh Muhammed el-Hubeyşî, el-Berake fî fazli's-sa'yi ve'l-harake, rakam:1678, sh:415]
12. Bir kişiye su içirmek.
İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "Her kim Âşûrâ gününde (bir Müslüman'a) bir yudum su içirirse, sanki o kişi göz açıp kapayıncaya kadar bile Allâh-u Te'âlâ'ya isyan etmemiş sayılır." ['Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 2/88]
13. Tırnak kesmek.
14. Bir mü'mini iftar ettirmek.
İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "Her kim Âşûrâ gecesinde bir mümini iftar ettirirse, sanki onun yanında bütün Ümmet-i Muhammed iftar etmiş ve o kişi onların hepsinin karnını doyurmuş gibi (sevaba nail) olur." [Ebu'l-Leys es-Semerkandî, Tenbîhü'l-ğâfilîn, sh:331-332; 'Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 2/87]
15. Bin kere İhlâs Suresi okumak:
Bu konuda Rasûlullâh ﷺ'in şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur: "Âşûrâ günü İhlâs Suresi'ni bin kere okuyana Allâh-u Te'âlâ rahmet nazarı ile bakar ve o kişi sıddıklardan yazılır." [Seyyid Ali Zâde, Şerhu Şir'ati'l-İslâm, sh:217-218]
16. En az on Müslüman'a selam vermek.
Bu hususta Rasûlullâh ﷺ'in şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur: "Her kim Âşûrâ gününde on Müslüman'a selam verirse, sanki o kişi mahlukat içerisindeki bütün müminlere selam vermiş gibidir." [es-Safûrî, Nüzhetü'l-mecâlis, 1/156]
Umumi olarak on Müslüman'a selam vermenin müjdesi hakkında da İbni Ömer (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "Her kim Müslümanlardan on kişiye selam verirse, sanki bir köle azad etmiş gibidir ve bu kişi o günde ölürse cenneti (kendisine) vacib kılar." [ed-Deylemî, el-Firdevs bi me'sûri'l-hitâb, rakam:5635, 3/524]
17. Yolunu kaybetmişe yol göstermek.
Kütüb-ü semaviyyede şöyle yazıldığı rivayet olunmuştur: "Her kim Âşûrâ gününde yolunu kaybetmiş birine yol gösterirse, Allâh-u Te'âlâ o kişinin kalbini nurla doldurur." [es-Safûrî, Nüzhetü'l-mecâlis, 1/157]
18. Sinirine hakim olmak.
Semavi kitapların birinde şöyle yazıldığı rivayet olunmuştur: "Her kim Âşûrâ gününde sinirini bastırırsa, Allâh-u Te'âlâ onu (Kendi kazasına ve kaderine) razı olan (bahtiyar)lardan yazar." [es-Safûrî, Nüzhetü'l-mecâlis, 1/157]
19-22. Müslümanların yollarında eziyet veren şeyleri kaldırmak, ehl-i İslam arasını sulh etmek (dargınları barıştırmak), bir Müslümanın cenazesine katılmak ve Müslümanlarla güler yüzle musafaha etmek.
23. Bir Sene Boyunca Hasta Olmamak İçin Yapılacak Bir Amel
Âşûrâ günü bir miktar gül suyuna her birinin başında besmele çekilerek ve suya bakılarak yedi Fâtiha okunup sonra o gül suyu başa ve yüze sürülürse o kişi bir dahaki seneye kadar illet ve dert görmez. Bu husus tecrübeyle sabit olmuştur." [Muhammed Ebu'l-Yüsr Âbidîn, el-Evrâdü'd-dâime, sh:93]
 
24. Muhammed Hakkî Hazretleri'nin nakline göre: "Her kim Âşûrâ günü yüz kere Âyete'l-Kürsî, yüz kere de İhlâs-ı Şerif okuduktan sonra (ölmüş) anne babası için duacı olursa, onlar müşrik dahi olsalar Allâh-u Te'âlâ azaplarını hafifletir." [Muhammed Hakkî en-Nazilî, Hazînetü'l-esrâr, sh:43]
Ya bir de günahkar mümin iseler demek ki onlardan azabı tamamen kaldırır, salih mümin iseler derecelerini artırır.
25. Âşûrâ çorbası pişirmek.
Âşûrâ günü, Âşûrâ çorbası pişirmek ve konu komşuya ikram etmek de Nûh (Aleyhisselâm)dan kalma güzel bir sünnettir. "el-Mevridü'l-'Azb" isimli eserde nakledildiği üzere Nûh (Aleyhisselâm)ın gemisi Âşûrâ günü Cudi Dağı'na yerleştiği zaman o yüce peygamber (Aleyhisselâm): "Yanınızda olan rızıkları bir araya getirin" buyurdu. Bunun üzerine biri bir avuç arpa, bir başkası buğday, bir diğeri bakla, bir başkası da mercimek getirmiş.
O zaman Nûh (Aleyhisselâm): "Bunlarn hepsini birlikte pişirin, muhakkak ki siz (kafirleri boğan tufandan) kurtulma şerefine erdiniz. Gününüz mübarek olsun" demiştir ki, o gün bugün Müslümanlar Âşûrâ gününde hububat pişirmeyi adet edinmişlerdir. [es-Safûrî, Nüzhetü'l-mecâlis, 1/157]

Şeyh Muhammed ibni Abdilhayy ed-Dâvûdî el-Kattân (Rahimehullâh)ın "Mecmû'a"sında zikredildiği üzere; Şeyh Ebu’l-Bekâ el-Ömerî (Rahimehullâh)ın, İbni Ferhûn (Rahimehullâh)ın "el-Mesâilü'l-melfûza" isimli eserinden nakline göre; ayrıca Mâu'l-'Ayneyn (Rahimehullâh)ın beyanı vechile; Âşûrâ günü yetmiş kere: "Hasbiyallâhü ve ni'ğme'l-vekîlü, ni'ğme'l-mevlâ ve ni'ğme'n-nesîru"
حَسْبِيَ اللهُ وَ نِعْمَ الْوَكِيلُ، نِعْمَ الْمَوْلَى وَ نِعْمَ النَّصِيرُ
duasını zikrettikten sonra, aşağıda yazan zikirleri okuyan kişi o sene ölmez, eceli gelen ise okumaya muvaffak edilmez: "Sübhânallâhi mil'e'l-mîzâni ve müntehe'l-'ilmi ve mebleğa'r-ridâ ve zinete'l-'arşi lâ melce'e ve lâ mencâ minallâhi illâ ileyhi sübhânallâhi 'adede'ş-şef'i ve'l-vetri ve 'adede kelimâtillâhi't-tâmmeti küllihâ es'elüke's-selâmete bi rahmetike yâ Erhame'r-râhimîne ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi'l-'aliyyi'l-'azîmi ve hüve hasbî ve ni'ğme'l-vekîlü, ni'ğme'l-mevlâ ve ni'ğme'n-nesîru ve sallallâhü ve selleme 'alâ (kh)ayri (kh)alkihî Muhammedin ve 'alâ âlihî ve sahbihî ecme'îne"
سُبْحَانَ اللّٰهِ مِلْاءَ الْمِيزَانِ وَ مُنْتَهَى الْعِلْمِ وَ مَبْلَغَ الرِّضَا وَزِنَةَ الْعَرْشِ لَا مَلْجَأَ وَ لَا مَنْجَا مِنَ اللّٰهِ إِلَّا إِلَيْهِ سُبْحَانَ اللّٰهِ عَدَدَ الشَّفْعِ وَ الْوَتْرِ وَ عَدَدَ كَلِمَاتِ اللّٰهِ التَّامَّاتِ كُلِّهَا أَسْأَلُكَ السَّلَامَةَ بِرَحْمَتِكَ يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ وَ لَا حَوْلَ وَ لَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيمِ وَ هُوَ حَسْبِي وَ نِعْمَ الْوَكِيلُ نِعْمَ الْمَوْلَى وَ نِعْمَ النَّصِيرُ وَ صَلَّى اللّٰهُ وَ سَلَّمَ عَلٰى خَيْرِ خَلْقِهِ مُحَمَّدٍ وَ عَلٰى اٰلِهِ وَ صَحْبِهِ أَجْمَعِينَ
"Allâh-u Te'âlâ'yı mizan dolusunca, ilminin sonsuzluğunca, rızasına ulaşıncaya kadar ve Arş'ının tartısınca tesbih ederim! Allâh-u Te'âlâ'dan başkasına sığınılıp kaçılmaz, yine ancak O'na sığınılır! Allâh-u Te'âlâ’yı çiftlerin ve teklerin sayısınca ve tamam olan kelimelerinin tamamının sayısınca tesbih ederim!
Ey acıyanların en merhametlisi! Senden rahmetinle (bütün belalardan) selamet isterim. O yüce ve büyük olan Allâh'ın yardımı olmadan hiçbir günahtan dönüş ve hiçbir ibadete kuvvet olamaz.O bana yeter! Ne güzel Vekîl'dir! Ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcıdır! Allâh-u Te'âlâ, mahlukatının en hayırlısı olan Muhammed ﷺ'e ve al-i ashabının tamamına salat ve selam eylesin!" [Muhammed Ebu'l-Yüsr 'Âbidîn, el-Evrâdü'd-dâime, sh:92]

 Âşûrâ günü bu duayı 70 kere okuyanı Allâh-u Te'âlâ mağfiret buyurur: "Hasbiyallâhü ve ni'ğme'l-vekîlü, ni'ğme'l-mevlâ ve ni'ğme'n-nesîru"
حَسْبِيَ اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ نِعْمَ الْمَوْلَى وَنِعْمَ النَّصِيرُ
"Allâh bana yeter! Ne güzel Vekîl'dir! Ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcıdır!" [Muhammed ibnü Hatîruddîn, el-Cevâhiru'l-hams, sh:50]

Şihâbüddîn es-Sühreverdî (Kuddise Sirruhû)dan nakledildiğine göre; "Âşûrâ günü: 'Bismillâhi'r-rahmâni'r-rahîmi, elhamdülillâhi Rabbi'l-'âlemîne ve's-salâtü ve's-selâmü 'alâ seyyidinâ Muhammedin ve 'alâ âlihî ve sahbihî ecme'îne, allâhümme ente'l-ebediyyü'l-kadîmü, e'l-hayyü'l-kerîmü, e'l-hannânü'l-mennânü, ve hâzihî senetün cedîdetün, es'elüke fîhe'l-'ismete mine'ş-şeytâni'r-racîmi ve evliyâihî ve'l-'avne 'alâ hâzihi'n-nefsi'l-emmârati bi's-sûi ve'l-iştiğâle bimâ yükarribünî ileyke ya Kerîm! Yâ Ze'l-celâli ve'l-ikrâm bi rahmetike yâ Erhame'r-râhimîne, ve sallallâhü ve selleme 'alâ seyyidinâ ve nebiyyinâ Muhammedin ve 'alâ âlihî ve sahbihî ve ehli beytihî ecme'îne'
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ، اَلْحَمْدُ لِله رَبِّ الْعَالَمِينَ وَ الصَّلَاةُ وَ السَّلَامُ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِهِ وَ صَحْبِهِ أَجْمَعِينَ, اَللّٰهُمَّ أَنْتَ الْأَبَدِىُّ الْقَدِيمُ، اَلْحَىُّ الْكَرِيمُ، اَلْحَنَّانُ الْمَنَّانُ، وَ هٰذِهِ سَنَةٌ جَدِيدَةٌ، أَسْأَلُكَ فِيهَا الْعِصْمَةَ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ وَ اَوْلِيَائِهِ وَ الْعَوْنَ عَلٰى هٰذِهِ النَّفْسِ الْأَمَّارَةِ بِالسُّوءِ وَ الْإِشْتِغَالَ بِمَا يُقَرِّبُنِي إِلَيْكَ يَا كَرِيمُ! يَا ذَا الْجَلَالِ وَ الْإِكْرَامِ بِرَحْمَتِكَ يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ، وَ صَلَّى اللهُ وَ سَلَّمَ عَلٰى سَيِّدِنَا وَ نَبِيِّنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى أٰلِهِ وَ صَحْبِهِ وَ أَهْلِ بَيْتِهِ أَجْمَعِينَ
'Bütün hamdler, alemlerin Rabbi olan Allâh'a aittir! Salat-ü selam, Efendimiz Muhammed'in ve al-i ashabının tamamının üzerine olsun!
Ey Allâh! Sen Ebedî'sin, Kadîm'sin (başlangıcın ve sonun yoktur)! Hayy'sın, Kerîm'sin (hakiki hayat sahibi de, kerem sahibi de ancak Sensin)! Hannân'sın, Mennân'sın (son derece acıyan ve çokça lütuflarda bulunan Rabbimizsin)!
İşte bu yeni senedir! Ben bu sene Senden dilerim ki beni kovulmuş şeytandan ve onun dostlarından koruyasın, kötülüğü çokça emreden bu nefse karşı bana yardım edesin ve beni Sana yaklaştıran amellerle meşgul edesin.
Ey kerem sahibi! Ey celal ve ikram sahibi! Ey acıyanların en merhametlisi! Rahmetinle kabul eyle!
Allâh-u Te'âlâ, Efendimiz ve peygamberimiz Muhammed ﷺ'e, al-i ashabının ve Ehl-i Beyt'inin tamamına salat ve selam eylesin!' duasını üç kere okuyan kişi o sene ölmekten emin olur. Zira eceli takdir edilen kişiye o gün bu duayı bu şekilde okumak nasib olmaz." [Mâü'l-'Ayneyn, Na'tü'l-bidâyât, sh:166]
Yorum Gönder
Sitede Ara
Menu
Tema
Yazıyı Paylaş