Akika - Şafiî Mezhebine Göre Açıklamaları
(Çocuğun doğumunun yedinci günü veya saçının ilk tıraş edilmesinde kesilen kurban.)Çocuk doğup gözlerini dünyaya açınca, yıkanıp kundaklandıktan sonra ilk yapılacak iş, sağ kulağına ezan, sol kulağına ikaamet okumaktır. Bu, müstehabdır. Manevî feyiz ve te'siri büyüktür. Her şeyden önce şeytan o çocuğa fazla nüfuz edemez.
İkinci yapılacak iş, ona güzel bir AD koymaktır. Daha çok Kur'-ân ve Hadîslerde geçen isimlerden biri tercih edilebilir. Bununla beraber, ters bir anlam veya vurucu, kırıcı, yıkıcı, yakıcı bir mâna taşımamak şartiyle örfe uygun bir ad koymakta hiçbir sakınca yoktur.
Nitekim Hz. Hasan doğduğunda, babası Hz. Ali (R.A.) ona HARB ismini koydu. Resûlüllah (A.S.) Efendimize getirdiğinde Efendimiz ona sordu : «Çocuğa bir ad koydun mu?» O da «Evet, Harb ismini uygun buldum» diye cevap verdi. Bunun üzerine Efendimiz, «Harb silah ve ölümü hatırlatan bir isimdir, ona Hasan ismini koyalım» buyurdu. Çünkü Hasan, güzel anlamına gelir.
Ölü olarak doğan çocuğa ad konulmaz. Diri olarak doğduktan hemen sonra ölen çocuğa ad konulur.
Çocuk kız olsun erkek olsun, doğumunun yedinci günü sağlıklı, kazasız, belâsız büyümesi, hayırlı bir insan olması için bir koyun kesilerek dostlara yakınlara ziyafet verilir. Bu sünnettir, bazı ilim idamlarına göre, müstehabdır. îmam Muhammed müstehab olduğunu söylemiştir.[1]
Ayrıca çocuğun saçını kesip karşılığında altın veya gümüş ta-sadduk etmek de müstehabdır. [2]
Şafiî Mezhebine Göre :
Bu mezhebe göre, Akika sünnettir. Erkek çocuk için iki, kız çocuk için bir koyun kesilir. Kurban eti hakkındaki vüs'at bunda da aynen câridir. Yani kesilen hayvanın etinden bir bölümü fakirlere, bir bölümü dost ve yakınlara dağıtılır, bir bölümü de evde pişirilip yenilir. Akika'nin kemiklerinin kırılmaması müstehabdır. Kemikler bir araya getirilip münasip bir yere gömülür.
Akika'nın sünnet olan vakti: Çocuğun doğumunun yedinci günüdür. Bu günde çocuğa ad bırakılır, saçı kesilip ağırlığınca altın ya da gümüş fakirlere tasadduk edilir.[3]
Akika konusu üzerinde daha çok Şafiî imamları durmuş ve bunun sünnet olduğunu kabul etmişlerdir. Hanefî imamlarının görüşleri farklıdır. îmam Muhammed'e göre, böyle yapmak sadece mubahtır. el-Câmiu's-Sağir'de ise, buna gerek olmadığı üzerinde durulmuştur.
Bunun sebebi açıktır :
Hanefî imamlarının ictihâd ettikleri yıllarda hadîslerin tamamı toplanmamıştı. Şafii imamlarının ictihad yıllarında ise hadîslerin çoğu toplanmış bulunuyordu.
Nitekim Buharî'nin Selmân b. Amir ed-Dabbî (R.A.)'den yaptığı sahih rivayette, Selmân diyorki: Rasûllüllah (A.S.) Efendimizden şöyle buyurduğunu işittim .-
«Erkek çocuğun doğumu ile beraber Akika vardır. Onun için Akika kanı akıtanız ve ondan eziyet veren şeyleri gideriniz.»[4]
Akika maddesi hakkında Muhtaru's-Sihah sahibi diyor ki :
«akika ve ikka, çocuğun doğarken başında bulunan saça denilir. Bu mânayla çocuğun yedinci günü saçı tıraş edilerek kesilen hayvana akika denilmiştir.»
Ashab-ı Sünen de bu mesele hakkında diğer hadisleri tesbit edip rivayet etmişlerdir. Onları şöyle sıralıyabiliriz:
«Doğan her çocuk, akikasma karşılık rehindir. Yedinci günü onun namına bir hayvan kesilir, saçı tıraş edilir ve ad bırakılır.»
«Erkek çocuk için eşdeğerde iki koyun, kız çocuk için bir koyun
(kesilir).»
Beyhaki'nin rivayet ettiği hadîse göre: «Doğan çocuk için ya yedinci, ya on dördüncü ya da yirmi birinci günü akika kesilir.»
Hanbelîlere göre, akika sünnettir. Kurban bayramına tesadüf ederse, hem kurban hem akika için bir tek hayvan boğazlamak kâfi gelir.
Resûlüllah (A.S.) Efendimizin aziz torunları Hasan ve Hüseyin için birer koç akika olarak kestiği rivayet yoluyla sabit olmuştur. Buna dayanarak Zahirî Mezhebinin sahibi Davud, Akika'nın vâcib olduğunu söylemiştir. El-Leys de ayni ictihadda bulunmuştur.
Özetliyecek olursak :
a) Hanefi Mezhebine göre, âkika'ya müstehap ya da mubahtır. Müstehab olduğu ağırlık kazanmıştır.
b) Şafiî Mezhebine göre, sünnettir.
c) Hanbelî Mezhebine göre de sünnettir.
d) Zahiri Mezhebine göre, vâcibdir. [5]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Fetâvâ-yi Hindiyye : C. 5/362.
[2] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 4/55-56.
[3] Es-Siracü'1-Vehhac - Gamravi : C. 1/564 - Mısır : 1933.
[4] Sahih-i Buhari :.l872.
[5] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 4/56-57.
Anonim" seçeneğiyle isim vermeden yorum yazılabilir.
"Adı/URL" seçeneğiyle sadece isim verilerek de yorum eklenebilir.